Seher Dinçer
BAYBARS’IN KAYSERİ SEFERİ
Bu sefere Elbistan Muharebesi ve Anadolu Seferi de denir.
Muinettin Pervane, Moğollar karşısında kazandığı zaferlerle bütün İslâm dünyasında saygı uyandıran Memlûk Sultanı Baybars’a karşı Moğollarla işbirliği yaptıysa da daha sonra değişen koşullar yüzünden Memlûk sultanını Anadolu’ya çağırdı ve Moğol varlığına son vermesini istedi. İlhanlı Hükümdarı Abaka Han’ın kardeşi Acay Noyan ve ordu kumandanı Samagar Noyan’ın baskılarından rahatsız olan Muînüddin Pervâne, Anadolu halkının Moğollar’a karşı kurtarıcı gibi gördüğü Mısır Memlük Sultanı Baybars’a bir elçilik heyeti gönderip Gıyâseddin Keyhusrev’e ve Selçuklu hükümranlığına dokunmamak şartıyla onu Anadolu’ya davet etti.
Memlûk Sultan’ı Baybars Moğolların giderek artan zulüm ve baskılarından rahatsız olan Selçuklu kumandan ve devlet adamlarından özellikle Pervane'den aldığı davet mektubu üzerine Moğollara karşı bir sefer tertiplemek ihtiyacını hissetti.Çünkü Müslüman Anadolu halkından gelen yardım istekleri onun adeta bir kurtarıcı gibi beklendiğini açıkça ortaya koyuyordu. Son olarak da Hatıroğlu Şerefeddin isyanının bastırılması ve Hatıroğlu Şerefeddin’in öldürülmesi nedeni ile devlet adamlarının ısrarı karşısında Anadolu üzerine yapılacak olan sefer hazırlıklarına hız vermiştir. Anadolu’da yaşanan son gelişmelerle Baybars’ın Anadolu’da beklediği ortam hazır hale gelmiş, Anadolu’da kendisine olan desteğin artacağı fikri ile Anadolu seferini erteleme gereği duymamıştır.
Bu davet Moğollar karşısında kazandığı zaferlerle bir İslam mücahidi olarak kabul edilen Baybars ile cihan hâkimiyeti peşinde koşan İlhanlı hükümdarı Abaka Han’ı karşı karşıya getiriyordu.Abaka Han 1269 (667) tarihli mektubunda "Sen Sivas'ta satın alınmış bir kölesin. Nasıl benim gibi bir dünya hükümdarına karşı çıkabilirsin" diye hakaretler yağdırdığı Memlûk Sultan’ı Baybars’ın Aynicâlut'ta Moğolları ilk defa bozguna uğratan kumandan olduğunu unutmuştu.
Sultan Baybars Moğollarla Anadolu'da tekrar hesaplaşmak istiyordu. Ancak ülkesinden çok uzak bir mesafede onlarla savaşa girebilmesi için Selçuklular’ın destek ve yardımına muhtaçtı.Bu bakımdan Muîneddin Pervâne ile gizlice anlaştıktan sonra Kahire’den yola çıktı ve Halep’te ordusunu topladı. 1277 yılı Nisan ayında (675 Zilkade) Antep'e ulaştı. Buradan tarihi kervan yolunu takip ederek Göynük ve Göksu üzerinden Akça Derbend'e kadar geldi. Bölgedeki Ermeniler Memlûk ordusunun yaklaşmakta olduğunu Toku ve Tudavun adlı Noyanlara bildirdi. Bunun üzerine Muineddin Pervane'nin emrindeki Selçuklu ordusuyla Moğol askerleri Kayseri'de toplanarak yola çıktılar. Niğde’de beklemekte olan Moğol birlikleri de onlarla aynı istikamette harekete geçti.
Moğolların kuvvet miktarı 30.000 civarındaydı.Memlûk öncü kuvvetleri kumandanı Sungur aşkar, 3000 kişilik Moğol öncü birliğini mağlup edip esir aldı. Daha sonra taraflar Elbistan ovasında karşı karşıya geldiler. Moğollar Anadolu askerlerinin Memlûklere iltihak etmesinden(katılmasından) endişe ettiği için onları kenarda tutup Ermeni ve Gürcüleri ileri hatta sevkediyorlardı. Çok çetin geçen savaş Moğol ordusunun yenilgisiyle sonuçlandı. 15 Nisan 1277 Yaklaşık 6700 Moğol askeri öldürüldü.
Selçuklu ordusuna mensup bazı askerler Memlûk saflarına geçtiler. Pervane'nin oğlu Muhezebüddin Ali, damadı Mecdeddin Muhammed'in kardeşi Kutbeddin Mahmut, Sivas subaşısı Sungurca, Emir-i dâd(adalet) Seyfeddin, Ârizu'l-Ceys(ordu teftiş) Kemaleddin, Müşrif(teftiş) Zahireddin, başkadı Hüsameddin, Malatya hâkimi Reşidüddin'in oğulları ve daha birçok devlet adamı ve kumandan Moğollara karşı duydukları nefretle Müslüman Memlûk ordusuna katılmışlardı. Memlûk kuvvetlerinin zafer kazanması üzerine Muineddin Pervâne Kayseri'ye kaçtı (12 Zilhicce 675/12 Temmuz 1277). Burada Moğollar’ın kendilerinden intikam alacakları endişesiyle 3. Gıyaseddin Keyhüsrev, vezir Fahreddin Ali, Atabey Mecdeddin Muhammed, Müstevfi Celâleddin Mahmud ve diğer devlet adamlarını Tokat’a götürdü.
Memlûk Sultan’ı Baybars kazanılan zaferden sonra öncü birlikleri kumandanı olan Sungur el-Aşkar’ı Moğol askerlerini takip etmekle görevlendirdi. Kayseri halkına aman verdiğini bildirdi ve askerlerin para karşılığında alış veriş yapabilmeleri için çarşı ve pazar yerlerinin açık bulundurulmasını istedi. Baybars yol boyunca halkın coşkun sevinç gösterileriyle karşılandı. Kayseri şehrinin ileri gelenleri, âlimleri, tüccarları ve halkı da onu tekbir sesleriyle karışladılar. Şehre giren Baybars, Müslüman halkın kurtarıcısı olarak hareket etmek istemiş ve bu eylemini meşru bir zemine oturtmak için Cuma namazından sonra Selçuklu tahtına oturmuştur.
Hâkimiyet alametlerinden olan geleneklerini devam ettiren Memlük Sultanı, nevbet çaldırmış ve adına hutbe okutarak devlet adamlarıyla âlimleri huzuruna kabul etmiştir. Adına para bastırmıştır. Ayrıca Memlûk Sultanı Baybars şehre girdikten sonra Selçuklu ve Türkmen beylerine elçiler göndererek sultanlığını kabul etmelerini ve itaatlerini bildirmelerini istemiştir Sultan Baybars Kayseri'de bulunduğu sırada Karamanoğlu Mehmed Bey de itaat arz etti. 30 bin süvari 20 bin piyade emrinde demiş. Sultan da Ermenek ve Larende (Karaman)'den sahile kadar uzanan toprakları Karamanoğullarına verdi. Muineddin Pervane de Baybars’a elçi gönderip itaatini bildirdi. Bunun üzerine Baybars da onu Kayseri'ye davet ederek makamının başına geçmesini istedi. Fakat Pervane durumdan emin olmadığı için hem Abaka Han'a hem de Sultan Baybars'a bağlılık göstermeye çalışıyordu.
Baybars, Kayseri'de uzun süre kalmanın halk ve askerleri açısından doğuracağı tehlikeleri düşünerek Yaklaşık 10 gün sonra şehri terk etmeye karar verdi. Bu kararı almasında kendisine yardım sözü veren devlet adamlarının sözlerinde durmaması, Türkmen beyleri ve devlet adamlarının yardım etmedikleri gibi Moğollar aleyhinde de hiçbir girişimde bulunmamaları en önemli etken olmuştur. Baybars, bu durumun kendi için her geçen gün daha fazla tehlike oluşturduğunu düşünerek ayrılma kararı almıştır. Seyfeddin Çalış'ı Kayseri valisi tayin ettikten sonra da buradan ayrıldı.
Bu sırada Gıyaseddin Keyhüsrev ile Pervane kendisine elçi göndererek bir süre daha kalmasını istediler. Ancak Baybars samimiyetsizliklerini gördüğü için elçiyi azarladı ve Pervane'ye "Anadolu'yu ve yollarını öğrendik. Biz buraya Selçuklu tahtını ele geçirmek niyetiyle gelmedik. Tahtımız ve Kudüs'ün fethi bize yeter" diye haber gönderip üzüntü ve öfkesini ifade ettikten sonra savaşa katılan Selçuklu beylerini de yanına alarak Kızılsu, Karaca Hisar, Yabanlu pazarı, Elbistan, Akçaderbend, Göksu, Göynük ve Maraş yoluyla Halep’e gitti. Sultan Baybars’ın Anadolu halkının Moğol zulmünden kurtulması için büyük bir fırsat olan bu seferinden de Muineddin Pervane'nin kararsız tutumu yüzünden netice alınamamış ve Moğol zulüm ve tahakkümü devam etmiştir.
Değerli aydınlara soruyorum, Muineddin pervane kararlı bir tutum takınsaydı durum nasıl olurdu sizce?
Okuduğunuz için teşekkür ederim.